Kav Mantarı (Fomes fomentarius / Polyporus fomentarius / Ice Man Fungus)

Kav_agc

Bu bölümde açıklayacağımız mantar, şimdiye kadar ele aldığımız mantarlardan oldukça farklı özellikleri olan bir mantardır. Yaşam biçimi olarak "asalak", "borucuk-altlı şapkalı" olan kav mantarı zehirli olmamakla birlikte, yenebilen bir mantar da değildir. Ancak aşağıda açıklayacağımız gibi, insan yaşamında pek çok alanda yararlanılabilen bir mantar özelliğindedir. Ayrıca insan-mantar ilişkisinde, çok eskilere giden bir yere sahiptir. Öte yandan kav mantarının biyolojik yapısı da genel olarak bildiğimiz diğer mantarların yapısından bir çok farklılığı barındırır.

Tüm mantarlara, yerel olarak bilinen isimlerinin yanında, uluslararası tanım birliğini sağlamak amacıyla, Latince isimler de verilmiştir ki bu bazan iki ayrı isim de olabiliyor. 1991 yılında İtalyan Alplerinde buzlara gömülü olarak bulunana 5300 yıl önce ölmüş bir adama bilim insanları ve araştırmacılar ("Buz Adam" = "Ice Man") adını takmışlardı. Buz adamın kemerinde, bir kese içerisinde, bir parça kav mantarı, çakmak taşı ve demiri olduğu görülmüştü. Buna bağlı olarak, literatürde kav mantarının adlarına, Latince isimlerine ek olarak, "Ice Man Fungus" = "Buz Adam Mantarı" adı da eklendi.

Kav mantarı asalak olarak yaşadığı ağacın kabuğu altında beyaz miselyumlar, (esas mantar) şeritler oluşturur, bu nedenle, özellikle kayın ve huş ağaçlarında, "beyaz çürüme" diye adlandırılan bozulmalara neden olarak bu ağaçlara çok zarar verebilir.

Fiziksel özellikleri

Kav_kes1
Kav mantarının kesiti

Kav mantarı, ağaçlarda yaşayan, at toynağı biçiminde, şapka bölümü genelde 10-30 cm genişliğinde olan bir mantardır. Hatta  bazan daha geniş olanlarına da rastlanabilir. Örneğin, Danimarka’da 87 cm genişliğinde olan bir kav mantarına rastlanmıştır. Şapkasının üstü bombeli olmakla birlikte düz bir şekil almış olanları da bulunur. İskandinavya’da ve tabii İsveç'te genellikle kayın ve huş ağacı üzerinde görünürler. Ülkemizde ise ayrıca gürgen, meşe, söğüt, kavak, ıhlamur gibi yaprak döken ağaçlarda da oldukça sık rastlanılır. Kayın ağacı üzerinde yetişenler çok daha fazla büyüyebilir ve tamamen şekilsiz biçimler de alabilirler. Hem canlı hem de ölü ağaç gövdelerinde yaşayabilen mantarın gövdesi, yani meyva denilen bölümü, birkaç yıllık olup ağaca bağlandığı yere oldukça gevşek biçimde tutunur ve bu yüzden  ağaçtan rahatlıkla ayrılabilir, yani toplanması da kolaydır.

Şapkasının rengi, açık griden koyu griye hatta siyaha kadar değişik nüanslar alabilir. Hatta açık kahverengi şapkalılar bile vardır. Aslında gençken sarı-kahverengi ve kadifemsi olup, gelişme sürecinde açık-griden gümüş-grisine doğru renkleri değişir. Yüzeyleri kadifemsi olmayıp çıplaktır ve kenarları hemen hemen tamamen beyazdır. Yaşlı kav mantarları koyu-gri hatta bazan siyaha yakın bir renk alırlar. Şapkanın üst yüzünde geniş, birbirlerinden yiv biçiminde çizgilerle ayrılmış şerit bölgeler vardır.Kav2 Şapkanın en üstü ise tahta sertliğinde bir kabuk ile kaplıdır.

Şapkanın altındaki borucukların (mantar sporlarının oluştuğu bölge) rengi ise başlangıçta gri-beyaz, daha sonra gri-kahverengi olur.

Şapkanın etli kısmı ise açık kahverengi, yumuşak, derimsi ve şişe mantarı kıvamında, ipek parlaklığındadır, ipeksi iplikçiklerden oluşan bir yapısı vardır.

Kav mantarında, genel olarak mantarlarda bulunan, ayak bölümü belirgin biçimde bulunmaz, ancak mantarın ağaç gövdelerine tutunduğu şapka dışında bir yapı bulunur, Bu bölüm kısa ve 7-20 cm kalınlığında olur.

Mantarın kesiti alınırsa, aşağıdan yukarıya doğru üstüste bir ya da birkaç borucuk tabakası olduğu ki bu durum kav mantarının önemli bir özelliğidir, ve üzerinde de etli bölümün (kav) bulunduğu görülür. En üstte de yukarıda açıkladığımız gibi ince ve sert kabuk tabakası yer alır. Borucuk tabakaları her zaman yatay olarak büyürler.

Kav

Üreme özellikleri

Kav mantarı, büyümesini ilkbahar-sonbahar arasında sürdürür. Mantarın sporlarının oluştuğu borucuklar daima aşağıya bakacak şekildedir. Birkaç yıllık olan mantar gövdeleri her yıl bir tabaka borucuk ürettiğinden mantarın alt yüzeyinde yaşı kadar borucuk tabakası oluşmaktadır. Öyle ki eğer bağlı olduğu ağaç herhangibir nedenle devrilirse ertesi yıl çıkan mantarların alt yüzü yine yere doğru, yani önceki mantarlara dik doğrultuda büyürler. Şaka yollu söylersek, mantar ağaçlarını yan yatırıp tekrar doğrultmak gibi bir işlev yapılsa, ortaya sanat eseri olan bir kav mantarları manzumesi çıkacaktır.

Kav mantarının bir diğer şaşırtıcı özelliği de sporlarını, diğer birçok mantarın aksine olarak, ilkbahar mevsiminde ve sadece çok kısa bir süre yaymasıdır.

Kav Nasıl Yapılır ?

Kav yapmak için önce mantar ağaçtan ayrılır. Sonra keskin bir bıçakla mantarın sert ve açık renk kabuğu soyulur. Tam da bunun altında açık kahverengi, deriye benzer bir etli tabaka vardır. İşte bu tabakadan kav yapılır.  Bu tabaka çok ince bir şekilde plaka şeklinde kesilir ve sonra su ve potasyum külü (meşe külü-ya da şimdilerde potasyumnitrat) ile kaynatılır. Ondan sonra plakalar büyük, ince bir güderiye benzer bir duruma gelene kadar dövülür.

1800 lü yıllarda artık büyük ölçekli olarak, Avrupa’da Augsburg, Frankfurt am Main, Nürnberg, Starssburg ve Ulm’da kav üretimi yapılıyordu.

Kav üretiminin Tarihi

Kav_mnt

Kav mantarından ilk olarak (o da ateş yakmakla bağlantılı) Romalı Plinus’un (M.Ö 79-23) kitabında söz edildiğini görüyoruz. Arkeolojik kazılardan kuzey ülkelerinde kav mantarının ve kavın ta taş devrinden beri kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Mantar sadece, doğal olarak yetiştiği, ormanlardaki ağaçlardan toplanmıyor, aynı zamanda suni olarak yetiştirilebiliyordu da. Bunun için de bahçelere, köylere yakın nemli yerlere yapraklarını döken uygun ağaçlar dikiliyordu.

Kullanılma alanları

Kav mantarının yenen bir mantar olmadığını yazdık, yani insan yaşamında besin olarak bir yeri yoktur, ancak bunun dışında pek çok alanda faydalanılabilinen bir nesnedir. Bu alanları ana hatları ile, ateş yakmak (kav üretimi), sağlık amaçlı kullanım, tekstil sahası olarak sıralayabiliriz.

Kav mantarı aynı zamanda küçük elişi sanatlarında malzeme olarak kullanılabilir.

Mantarın etli kısmı kav yapımında kullanılmaktadır ve bu yüzden kav mantarı'nın, eski zamanlarda, kavın hammaddesi olarak büyük ekonomik değeri vardı.

kavcak
Yukarıda: Kav, çakmak taşı ve demiri

Ateş Yakmak

Kav, derimsi, kolay kor haline gelen bir malzemedir. Ayrıca kav normal olarak yanmaz, onun yerine korlaşır, diyebiliriz.

Kav mantarlarının içleri küçük küçük ufalanırsa, üstüne bir kıvılcım düştüğü anda hemen kor olur ve kor olma özelliğini de çok uzun zaman korumaya devam eder.

Ateş yakmak için ufalanmış kav parçalarının üzerinde herhangi bir şekilde, örneğin demir bir aleti çakmak taşına vurarak kıvılcım çıkarmak ve üflemek yeterlidir. Böylece kor haline gelmiş kav parçaları esas yakılacak olan kuru dal vb. üzerine koyularak ateş elde edilir. Kavı güherçile çözeltisine batırılıp bekletilir ve daha sonra kurumaya bırakılırsa çok daha yanıcı hale gelir.

Yukarıda sözü geçen "beyaz miselyum" lar, zararlı olmalarının dışında, kavın yavaş yanma özelliğine sahip olduklarından, yanıcı fitil kabloları olarak kullanılabilmeleriyle yararlı bir işlev de görürler.

Kav_kask
Yukarıda: Romanya'da kavdan yapılma bir şapka

Tekstilde Kullanımı

Güderi benzeri büyük kav plakaları, normal kumaş gibi, elbise, şapka vb. yapımında rahatlıkla kulanılabilir. Bu şekilde yapılmış bir palto ve bere Stockholm’de sergilenmektedir.

Potasyum bitartrat ve kalay tuzu ya da kalayklorür ile muameleye tabi tutulmuş kav, yün ipliğine altın kahverengi bir renk vermesi nedeniyle yün ve ipek iplikleri boyamakta kullanılabilir. Ayrıca süs yapmak amacıyla, ren geyiği vb hayvan boynuzları, kuş tüyleri de bu mantardan elde edilen boyalar ile renklendirilebilir.

 Sağlık alanında kav

Laponlar, kavı, çıbanları yakarak iyileştirmede kullanırlardı. Kav ayrıca kanayan yaralarda kanı durdurmak için de kullanılabilir. Meşe ve kayın kav mantarlarının orta kısımları dilim dilim kesilir ve tokmakla dövülerek çok yumuşak yaprak haline getirilmiş olan kuru kav, haiz olduğu kapiler güç sayesinde, kan plazmasını emer. Ve bu da alyuvarların daha çabuk pıhtılaşmasına neden olurak kanı dindirmeye yarar.

Bir zamanlar kav, İsveç'te, kan kurutucu olarak, "Fungus chirurgorum" adı altında, eczanelerde bile satılıyordu.