Bilmezsek Ne Olur?*

1986 yılının Nisan ayında Ukrayna'nın başkenti Kiev'e yakın Çernobil çekirdeksel santralında (reaktöründe) bir kaza oldu. Işınlayıcı maddeler dışarı saçıldı ve yağmurlar yoluyla dünyanın birçok yerine, bu arada Türkiye'ye yayıldı. Çevrebilimle ilgisi, ilişkisi olmayan Türkiye'nin bu ölümcül tehlikeden haberi bile olmadı. Önce İsveç, sonra öteki ülkelerden haberler gelmeseydi, kıyamete dek bu tehlikeden haberimiz bile olmayacaktı. (Türkiye üniversitelerinde çevrebilim kürsüsü var mı)
Sonradan haber verdiler de ne oldu? Hiç...Devlet ve hükümüt düzeyindeki en yetkili kişiler çay içerken TV camında görünüp, çaylarımızda ışınlama olmadığını, olsa da bize vız geleceğini söyledi. Bunlardan biri de nükleer enrji komisyonu başkanı gibi niteliği olan bir bilimciydi. Sonuç? Dışarı sattığımız çaylar, ışınlı olduğu için geri çevrildi. Bu arada Türkiye halkı 33 bin ton ışınlı çay içtikten sonra, geri kalan 45 bin ton ışınlı çayın yok edilmesi de acıklı-gülünçlü olaylara neden oldu.
Çevrebilimi bilmezsek işte böyle olur. Ya bilirsen ne olur? Yine aynı şey olur. Çünkü bu ışınlı çaydan içenler on-onbeş yıl sonra kanser olurmuş. Türkiye insanının büyük, çok büyük çoğunluğu günü gününe zorlukla yaşayabildiği için, tek bugün doysun diye, bile bile onbeş yıl sonra kanser olmaya gönüllüdür. Görülüyor ki burda çevrebilime ekonomi karışıyor
* Çevre ve Ekoloji, Aziz Nesin'in tanıtma yazısından

Geri Dön